TOLSTOY
Türkçesi: HAZAL YALIN
Yayına Haz.: Füsun Kiper
132 sayfa
140.-₺
1.Baskı: Temmuz 2019
Helikopter
ISBN: 978-605-5819-75-0
Tolstoy’un, yaşamının son dönemecinde, 20. yüzyılda yazdığı hikâyeleri iki kitapta derlemeye karar verdik. Bunların bir kısmı Türkçede ilk defa yayınlanıyor. Elinizdeki, ilk kitap. Artık ihtiyar bir adam olan, yeni bir Hıristiyanlığın havariliğine soyunup kiliseden aforoz edilen büyük yazarın bu iki kitapta bulacağınız hikâyelerinin tümü de sizi kapıverecek; ama ben burada onlardan birine, “Tanrısal Olan ve İnsani Olan”a dikkat çekmek istiyorum. Yaşınız, hayat tecrübeleriniz ne olursa olsun, şüphesiz, diğer hikâyeler gibi bu da kanatlandıracak zihninizi ve Tolstoy’un tartıştırmak istediklerini tartışırken bulacaksınız kendinizi; ama içinizden kimileri, sadece tartışmakla kalmayacak: bu hikâyede kendini bulacak, loş ve rutubetli hücrelerdeki yalnızlığını, hayatla bağının bir pamuk ipliğinden daha zayıf olduğunu hissettiği anları hatırlayacak, yitip giden dostları düşecek aklına, onların her birinde bir Svetlogub, bir Mejenetskiy bulacak ve şaşıracak: yüzyıldan fazla geçmiş ya üzerinden, nasıl oldu da beni, benim dostlarımı, onların yitişini böyle sarsıcı, sancılı anlattı Tolstoy? Nasıl bir peygamber öngörüsüdür bu ve belki de daha önemlisi, neden aynı yok oluşlar tekrarlanıp duruyor şu yeryüzünde? HY
***
Ömer Yalçınova
Yeni Şafak Gazetesi
15 Ağustos 2019
Tolstoy’un tek atış hakkı
Balodan Sonra yeni bir Tolstoy çevirisi. Arka kapak yazısından Tolstoy’un bütün hikayelerinin iki kitapta toplanacağı, Balodan Sonra’nın ise ilk kitap olduğu belirtilmiş. Çeviriyi Hazal Yalın yapmış. Sade, akıcı, neredeyse sorunsuz bir çeviriyle karşı karşıyayız. Çevirmen, öykülerde geçen, Türklerin yabancısı olduğu, Rus örf ve adetlerini; Rus tarihine ait, ayrıntı kabilinden olay, terim ve şahıs isimlerini dipnotlarda açıklamış.
Tolstoy’un öykülerinde, sanatçılığıyla birlikte düşünür, araştırmacı ve sosyolog yönüyle de karşılaşırız. Romanlarında da benzer özelliklerin olmadığını söyleyemeyiz. Fakat roman belli bir kurgunun dışına çıkılmadan oluşturulduğu için, sanatsal yönü öyküye nazaran daha baskındır. Roman, öykü gibi kısa mesafe koşusuna benzemediği içindir belki de bu. Öyküde tek atış hakkın varken, romanda bu hakkı kendin yaratman gerekir. Diğer ifadeyle iki edebi sanat türü arasında mahiyet farkı vardır. Öyküde sosyal meseleler daha rahat işlenirken, romana bunu yedirmek, kurgu içinde sağlam, sırıtmayacak bir noktaya koymak güçtür. O yüzden romanda sosyal meseleler, ister istemez değiştirilerek kullanılır. Öykü için aynı şey daha az geçerlidir. Tolstoy, öykünün bu özelliğini fazlasıyla kullanmış gibi.
Balodan Sonra, yeni bir Tolstoy çevirisi. Arka kapak yazısından Tolstoy’un bütün hikayelerinin iki kitapta toplanacağı, Balodan Sonra’nın ise ilk kitap olduğu belirtilmiş. Çeviriyi Hazal Yalın yapmış. Sade, akıcı, neredeyse sorunsuz bir çeviriyle karşı karşıyayız. Çevirmen, öykülerde geçen, Türklerin yabancısı olduğu, Rus örf ve adetlerini; Rus tarihine ait, ayrıntı kabilinden olay, terim ve şahıs isimlerini dipnotlarda açıklamış. Ayrıca Tolstoy’un, öyküleriyle ilgili günlük ve mektuplarında geçen ibareleri bulduğunda, dipnotlarda bunları da belirtmeyi unutmamış. Hikayelerin orijinal isimleri, ilk nerede yayımlandıkları, yine paylaşılan bilgiler arasında.
SVETLOGUB VE MEJENETSKİ’NİN HİKAYESİ
Balodan Sonra’da Tolstoy’un yedi hikayesi bulunuyor. En uzun hikaye: “Tanrısal Olan ve İnsani Olan”. Hikaye neredeyse kitabın yarısını kaplıyor. Ve yukarıda belirttiğimiz gibi öykünün toplumsal meseleleri daha rahat işleyecek bir yapıda olmasına güzel bir örnek. Komünist iki devrimcinin, Svetlogub ve Mejenetski’nin hikayesidir bu. Aslında ikisinin de pratikte bir suçu yoktur. İkisi de silahlı eylemde bulunma (suikast gibi) ihtimaline, niyetine sahip diye yargılanır. Svetlogub gayet iyi bir insandır. Servetini, halkın aydınlanması, rahat etmesi, adaletli gelir dağımı için harcar. Mejenetski ise tam bir “narodnik”tir. Popülisttir de diyebiliriz. Halka güvenir, inanır; halk için mücadele eder, hapse atılmayı veya idam edilmeyi göze alır. İki devrimcinin hikayesi de ibretlerle doludur. Tolstoy bu ibretleri yakalamak ve düşündürmek için yazmaz hikayesini. O, toplumu derinden sarsan bir olaya sanatçı olarak ilgi gösterir sadece; olayla ilgili kafasında oluşan sorulara cevap arar. İbretlik sahne ve sözler kendiliğinden ortaya çıkar. Tolstoy’un sanatçı yönü de buradan anlaşılır. Yoksa yaptığı şey, toplumsal bir olayın, tarihsel kaydını düşmekten öteye geçmezdi.
İdam edilen Svetlogub’un Rus toplumuyla ne kadar uyum içinde olduğunu, aynı duygu ve inanç dünyası içinde yaşadığını, komünist olarak adlandırılmasının bu gerçeği değiştirmediğini, İncil okuduğunda, “Bu tamamen bizimle ilgili,” diye şaşırmasında gizlidir. Tolstoy’un o dönem dışlanan hatta anarşist diye nitelendirilip, idam edilen bir kişide bu özellikleri yakalaması hayret vericidir. Ve bir sanatçı bakışının gereğidir. Diğer türlü bunu açıklamak güçtür. Yine Mejenetski’nin, yeni kuşak “yoldaş”larla sohbeti sonucunda düştüğü karamsarlık, kapıldığı öfke, yaşadığı hayal kırıklığı da ancak bir sanatçı tarafından fark edilebilirdi. Mejenetski, yeni kuşak “yoldaş”ların, uğruna hapse girdiği şeyleri küçümsemesi karşısında tam anlamıyla yıkılır. Adeta emeklerinin boşa gittiğini görür. Çünkü komünist hareket, kendini halka dayandırır. Yeni komünist kuşaksa, halkı küçümsemekte, halkla bir şeyin yapılamayacağını düşünmektedir.
Tolstoy diğer bir hikayesi, “Düşümde Gördüğümde…” de toplumsal bir olaya odaklanır. Aile söz konusudur bu hikayede. Yani toplumun en küçük birimi. Ailenin önemine vurgu yapmaya çalışmaz Tolstoy. Ciddi, kördüğüm olmuş, çözümü imkansız bir meseleyi konu edinir. Tolstoy bu hikayede de çözüm olarak merhameti öne sürer. Kitabın ilk hikayesi “Balodan Sonra”da olduğu gibi. Merhametin her durumda çözüm olacağını göstermeye çalışır Tolstoy. Haksız da değildir. “Balodan Sonra”nın gözleri şatafat, zenginlik ve şöhretle kamaşmış, genç İvan Vasilyeviç’ini yalnızca merhamet kendine getirebilirdi. Buna vicdan da diyebiliriz. Vasilyeviç, insana o bir suçlu, firari olsa bile yapılmayacak muameleyi gördükten sonra, renkli dünyanın acımasızlığını anlar. Firari Tatar’ı yolun ortasında kırbaçlayan kişi, Vasilyeviç’in birkaç saat önce, gösterişli bir baloda çok nazik tavırlarıyla karşılaştığı albayın ta kendisidir.
ÇETREFİLLİ KONULAR
“Düşümde Gördüğümde…” ise, daha çetrefilli bir konuyu işler. Çok sevdiği biricik kızının, ailesinin onur ve namusuna yakışmayacak “günahı” işlemesi sonucu, babanın düştüğü çıkmaz. Baba kızını çok sevmiştir. Halen de sevmektedir. Fakat onun günahını kabul edememektedir. Kızına bu suçu bir türlü konduramamaktadır. Tolstoy babayı konuşturur önce. Böylelikle olayı anlarız. Baba Mihail İvanoviç’in ıstırabını, çıkmazlarını, gözyaşlarını, gururunu ve bunların hangi toplumsal normlar dâhilinde oluştuğunu da anlarız. Sonrasında Liza’yı konuşturur. İç konuşma tekniğiyle yapar bunu. İlginçtir, iki farklı cinsi konuşturmasına rağmen, Tolstoy’un üslup ve bakış açısını hiç yadırgamayız. İki karakteri de anlamaya çalışır Tolstoy. İki karakterin de düşünce ve duyguları anlaşıldığında, ortaya merhametin çıkacağını düşünür. Tolstoy’un farklı karakterleri, o karakterin cinsiyetine, yaşına, düştüğü duruma göre konuşturması, okuyucunun empati yapmasını, olayları çok boyutlu düşünmesini kolaylaştırır.
- Açıklama
TOLSTOY
Türkçesi: HAZAL YALIN
Yayına Haz.: Füsun Kiper
132 sayfa
140.-₺
1.Baskı: Temmuz 2019
Helikopter
ISBN: 978-605-5819-75-0
Tolstoy’un, yaşamının son dönemecinde, 20. yüzyılda yazdığı hikâyeleri iki kitapta derlemeye karar verdik. Bunların bir kısmı Türkçede ilk defa yayınlanıyor. Elinizdeki, ilk kitap. Artık ihtiyar bir adam olan, yeni bir Hıristiyanlığın havariliğine soyunup kiliseden aforoz edilen büyük yazarın bu iki kitapta bulacağınız hikâyelerinin tümü de sizi kapıverecek; ama ben burada onlardan birine, “Tanrısal Olan ve İnsani Olan”a dikkat çekmek istiyorum. Yaşınız, hayat tecrübeleriniz ne olursa olsun, şüphesiz, diğer hikâyeler gibi bu da kanatlandıracak zihninizi ve Tolstoy’un tartıştırmak istediklerini tartışırken bulacaksınız kendinizi; ama içinizden kimileri, sadece tartışmakla kalmayacak: bu hikâyede kendini bulacak, loş ve rutubetli hücrelerdeki yalnızlığını, hayatla bağının bir pamuk ipliğinden daha zayıf olduğunu hissettiği anları hatırlayacak, yitip giden dostları düşecek aklına, onların her birinde bir Svetlogub, bir Mejenetskiy bulacak ve şaşıracak: yüzyıldan fazla geçmiş ya üzerinden, nasıl oldu da beni, benim dostlarımı, onların yitişini böyle sarsıcı, sancılı anlattı Tolstoy? Nasıl bir peygamber öngörüsüdür bu ve belki de daha önemlisi, neden aynı yok oluşlar tekrarlanıp duruyor şu yeryüzünde? HY
***
Ömer Yalçınova
Yeni Şafak Gazetesi
15 Ağustos 2019
Tolstoy’un tek atış hakkı
Balodan Sonra yeni bir Tolstoy çevirisi. Arka kapak yazısından Tolstoy’un bütün hikayelerinin iki kitapta toplanacağı, Balodan Sonra’nın ise ilk kitap olduğu belirtilmiş. Çeviriyi Hazal Yalın yapmış. Sade, akıcı, neredeyse sorunsuz bir çeviriyle karşı karşıyayız. Çevirmen, öykülerde geçen, Türklerin yabancısı olduğu, Rus örf ve adetlerini; Rus tarihine ait, ayrıntı kabilinden olay, terim ve şahıs isimlerini dipnotlarda açıklamış.
Tolstoy’un öykülerinde, sanatçılığıyla birlikte düşünür, araştırmacı ve sosyolog yönüyle de karşılaşırız. Romanlarında da benzer özelliklerin olmadığını söyleyemeyiz. Fakat roman belli bir kurgunun dışına çıkılmadan oluşturulduğu için, sanatsal yönü öyküye nazaran daha baskındır. Roman, öykü gibi kısa mesafe koşusuna benzemediği içindir belki de bu. Öyküde tek atış hakkın varken, romanda bu hakkı kendin yaratman gerekir. Diğer ifadeyle iki edebi sanat türü arasında mahiyet farkı vardır. Öyküde sosyal meseleler daha rahat işlenirken, romana bunu yedirmek, kurgu içinde sağlam, sırıtmayacak bir noktaya koymak güçtür. O yüzden romanda sosyal meseleler, ister istemez değiştirilerek kullanılır. Öykü için aynı şey daha az geçerlidir. Tolstoy, öykünün bu özelliğini fazlasıyla kullanmış gibi.
Balodan Sonra, yeni bir Tolstoy çevirisi. Arka kapak yazısından Tolstoy’un bütün hikayelerinin iki kitapta toplanacağı, Balodan Sonra’nın ise ilk kitap olduğu belirtilmiş. Çeviriyi Hazal Yalın yapmış. Sade, akıcı, neredeyse sorunsuz bir çeviriyle karşı karşıyayız. Çevirmen, öykülerde geçen, Türklerin yabancısı olduğu, Rus örf ve adetlerini; Rus tarihine ait, ayrıntı kabilinden olay, terim ve şahıs isimlerini dipnotlarda açıklamış. Ayrıca Tolstoy’un, öyküleriyle ilgili günlük ve mektuplarında geçen ibareleri bulduğunda, dipnotlarda bunları da belirtmeyi unutmamış. Hikayelerin orijinal isimleri, ilk nerede yayımlandıkları, yine paylaşılan bilgiler arasında.
SVETLOGUB VE MEJENETSKİ’NİN HİKAYESİ
Balodan Sonra’da Tolstoy’un yedi hikayesi bulunuyor. En uzun hikaye: “Tanrısal Olan ve İnsani Olan”. Hikaye neredeyse kitabın yarısını kaplıyor. Ve yukarıda belirttiğimiz gibi öykünün toplumsal meseleleri daha rahat işleyecek bir yapıda olmasına güzel bir örnek. Komünist iki devrimcinin, Svetlogub ve Mejenetski’nin hikayesidir bu. Aslında ikisinin de pratikte bir suçu yoktur. İkisi de silahlı eylemde bulunma (suikast gibi) ihtimaline, niyetine sahip diye yargılanır. Svetlogub gayet iyi bir insandır. Servetini, halkın aydınlanması, rahat etmesi, adaletli gelir dağımı için harcar. Mejenetski ise tam bir “narodnik”tir. Popülisttir de diyebiliriz. Halka güvenir, inanır; halk için mücadele eder, hapse atılmayı veya idam edilmeyi göze alır. İki devrimcinin hikayesi de ibretlerle doludur. Tolstoy bu ibretleri yakalamak ve düşündürmek için yazmaz hikayesini. O, toplumu derinden sarsan bir olaya sanatçı olarak ilgi gösterir sadece; olayla ilgili kafasında oluşan sorulara cevap arar. İbretlik sahne ve sözler kendiliğinden ortaya çıkar. Tolstoy’un sanatçı yönü de buradan anlaşılır. Yoksa yaptığı şey, toplumsal bir olayın, tarihsel kaydını düşmekten öteye geçmezdi.
İdam edilen Svetlogub’un Rus toplumuyla ne kadar uyum içinde olduğunu, aynı duygu ve inanç dünyası içinde yaşadığını, komünist olarak adlandırılmasının bu gerçeği değiştirmediğini, İncil okuduğunda, “Bu tamamen bizimle ilgili,” diye şaşırmasında gizlidir. Tolstoy’un o dönem dışlanan hatta anarşist diye nitelendirilip, idam edilen bir kişide bu özellikleri yakalaması hayret vericidir. Ve bir sanatçı bakışının gereğidir. Diğer türlü bunu açıklamak güçtür. Yine Mejenetski’nin, yeni kuşak “yoldaş”larla sohbeti sonucunda düştüğü karamsarlık, kapıldığı öfke, yaşadığı hayal kırıklığı da ancak bir sanatçı tarafından fark edilebilirdi. Mejenetski, yeni kuşak “yoldaş”ların, uğruna hapse girdiği şeyleri küçümsemesi karşısında tam anlamıyla yıkılır. Adeta emeklerinin boşa gittiğini görür. Çünkü komünist hareket, kendini halka dayandırır. Yeni komünist kuşaksa, halkı küçümsemekte, halkla bir şeyin yapılamayacağını düşünmektedir.
Tolstoy diğer bir hikayesi, “Düşümde Gördüğümde…” de toplumsal bir olaya odaklanır. Aile söz konusudur bu hikayede. Yani toplumun en küçük birimi. Ailenin önemine vurgu yapmaya çalışmaz Tolstoy. Ciddi, kördüğüm olmuş, çözümü imkansız bir meseleyi konu edinir. Tolstoy bu hikayede de çözüm olarak merhameti öne sürer. Kitabın ilk hikayesi “Balodan Sonra”da olduğu gibi. Merhametin her durumda çözüm olacağını göstermeye çalışır Tolstoy. Haksız da değildir. “Balodan Sonra”nın gözleri şatafat, zenginlik ve şöhretle kamaşmış, genç İvan Vasilyeviç’ini yalnızca merhamet kendine getirebilirdi. Buna vicdan da diyebiliriz. Vasilyeviç, insana o bir suçlu, firari olsa bile yapılmayacak muameleyi gördükten sonra, renkli dünyanın acımasızlığını anlar. Firari Tatar’ı yolun ortasında kırbaçlayan kişi, Vasilyeviç’in birkaç saat önce, gösterişli bir baloda çok nazik tavırlarıyla karşılaştığı albayın ta kendisidir.
ÇETREFİLLİ KONULAR
“Düşümde Gördüğümde…” ise, daha çetrefilli bir konuyu işler. Çok sevdiği biricik kızının, ailesinin onur ve namusuna yakışmayacak “günahı” işlemesi sonucu, babanın düştüğü çıkmaz. Baba kızını çok sevmiştir. Halen de sevmektedir. Fakat onun günahını kabul edememektedir. Kızına bu suçu bir türlü konduramamaktadır. Tolstoy babayı konuşturur önce. Böylelikle olayı anlarız. Baba Mihail İvanoviç’in ıstırabını, çıkmazlarını, gözyaşlarını, gururunu ve bunların hangi toplumsal normlar dâhilinde oluştuğunu da anlarız. Sonrasında Liza’yı konuşturur. İç konuşma tekniğiyle yapar bunu. İlginçtir, iki farklı cinsi konuşturmasına rağmen, Tolstoy’un üslup ve bakış açısını hiç yadırgamayız. İki karakteri de anlamaya çalışır Tolstoy. İki karakterin de düşünce ve duyguları anlaşıldığında, ortaya merhametin çıkacağını düşünür. Tolstoy’un farklı karakterleri, o karakterin cinsiyetine, yaşına, düştüğü duruma göre konuşturması, okuyucunun empati yapmasını, olayları çok boyutlu düşünmesini kolaylaştırır.
Stok Kodu:H76
- Taksit Seçenekleri
- İş BankasıTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim105,00105,00254,60109,20337,10111,30618,90113,40Diğer KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim105,00105,002--3--6--